Ocak 20, 2010

Ruhen aldatılmak pek bir içsel durumdur aslında.Bazen o kadar yaşanılmıyor durumda olunur ki aldatıldıktan sonra; neyi ne zaman hissettiğinizi bile karıştırırsınız böyle bir şey ile karşılaştığınızda..
O günlerden birini atlattık genç bir oyuncuyla.Günlerden pazartesi..Hava kararmak üzere camın yanında durup uzaklara doğru baktı.Kimsenin göremeyeceği kadar uzaklara..İçine çekebildiği kadar hava çekti ve bir sigara yaktı gözlerini ayırmadan uzaklardan. Hayatımın kusursuz ama bir o kadar sıkıcılığı baştan beri takılmıştır pazartesilere.Bu sefer de ona ayırdım bu özel günü ve gözlemledim.Pek konuşmadım aslında.. Monoton sesindeki baş harflerin vurgularına takıldı kulağım çoğu zaman onlarla oynadım.Şarkıyı mırıldanıyordu.Yaklaştım, birkaç adım gerisinde durdum.Yakından dinledim dumanlar içerisinde..Güzel bir şarkı açmıştı eskilerden, beni etkiler.Bunu biliyor.Sorgularının büyüklüklerini biliyordum.Söyleyeceklerinin çoğunu da..Söze başlayacaktı sanki ama yüzünü göremiyordum.Belki de tartıp biçiyordu diyeceklerini...Uzaklaştım bir viski bardağı aldım masadaki viskinin yanına koydum içine döktüm bir parça ve yudumladım. Benimde arkam dönüktü şimdi ona.Ben boşluğa bakıyordum. Onunki kadar derin değildi bana yalnızca bir boşluktu.Sadece adı bu.. Ne kaybetmiştik şu ana kadar? Düşüncelerimden bunlar geçti bir anda ve bir anlık hızlı kalp çarpması. Aynı anda birbirimize döndük. Bana doğru yürüdü arkamda duran tablaya söndürdü sigarasını. Sarılmak istemedim.Yüzünde parçalanmış bir şeyler.. Burukluk. Sarılmamı istedi. Tek oynamadığı bendim oysaki hayatında. Gerçekten yaşıyorduk dostluksa dostluktu ya da adı neydiyse.Bundan sonra ne bitiyordu hayatımızda..Sadakat.
Nefesini çekti ve biraz durdu sonra geri çekildi.Ruhum bir daha uzandı boş yatağa,ellerim bir daha kalemlere gitti. Tam olarak bu sahneleri görüyordum.Parçalanan beni görüyordum bir daha.. Seni kaybetmek bir şeyler daha aldı benden.Montumu giydim, şapkamı geçirdim kafama. Yüzümü buruşturduğum anda ağlamaya başlayacaktım.Roller varsa bile ben oynamayacaktım. Benim birkaç dakika önce baktığım boşluğa bakıyordu.'Görmen imkansız,bunu biliyorsun' dedim..Hızlıca kapıya yöneldim. Duyduğum tek şey derin bir sessizlik..Ne olmuştu sanki? Kaybedişler, kayboluşlar.. Onu son görüşümdü..




Ruhum bedenimden önce yatağıma düşüyor.Seni özlüyorum hemde çok.
Susmam işe yaramıyor hararetle düşünüp duran ruhumu hep aldatıyorsun zaten.

Hiç yorum yok: