Temmuz 30, 2011

Speak to world

Masumiyetin yüz ifadesi nasıl merak ediyorum.
Hissiyatsizliğinizi anlayabiliyorum ey duygularını geri tepen, modern çağ yolcuları
ama ben olamıyorum öyle işte.
İtemiyorum, atamıyorum, kopyala-yapıştır duygulara sahip olamıyorum.
Dünyam bu kadar: insanlarımı, yaşadıklarımı ve yaşayacaklarımı seviyorum.
Zaman kaybediyor gibi gözüksem de kimi zaman kimi bilinmeyen yolcuya göre
Tek tek hayatın kırışıklıklarını hissetmek istiyorum vücudumda, kalbimde ve içime çektiğim her kokuda...
Tatminkarlığı hissedemedim şu ana kadar
Kimi zaman doruklardaydım aşka karşı,
kimi zaman istemek-almak duygusuna karşı,
kimi zaman da terkedilme-yok olmaya karşı sanırım.
Terkedildim yok olmaktan yoksunca.
Başıma gelen belalarla öpüştüm, sarıldım onlara, seviştim.
çünkü onlar hayatın kırışıklıklarından sadece birkaçıydı
Gece yürüyüşlerini bu yüzden seviyorum
İnsanlar çevremde, sağımda, solumda
On altı dakkada stres yoksunu, yoksulluk yoksulu olup çıkıyorlar ya!
Dinlemeye değmiyor
Düşünüyorum, kurcalıyorum kafamın arasında parazit itleri.
Dinlemiyorum, dünyayı dinlememekten haz alıyorum.
Var mı!
Üzerime işeyen binlerce fikirden yoksunum ve mutluyum.
Üzerime sıçan kokuşmuşlardan yoksunum ve huzurluyum.
Bu da dönek balığın suya düştüğü ve konuştuğu an.

Speak to world.

Hiç yorum yok: