Ekim 24, 2009

Bulvar Prensi Ölüyorum


Alkolizmden öldü
Nasırlı sinekler bulvarı prensi
Yaşamak istediğini biliyordum
Fikirler var

Kimse
İstediği gibi olamaz tabi
Koşulsuz dünyalarda

Yapraklar döküldü yazın ortasında
Son nefesi içine çekene kadardı rüyası
Yine de gözlerini devirmedi
Gelenleri selamlıyordu
Uzaktaydım
İzledim düşüşünü prensin
Bulutların arasındaki ışıklar onu alana kadar
Benimle konuşmadı

Geceleri sigarasını yakıp
Kanepenin altına yuvarladığı şarap şişesini çıkarırdı
Yamuk ağzıyla şiirler savururdu
Arada bir tebessüm ederdim

Bir daha dönmeyecek
Ölü melekleri çaldı kapısını

Çilek kamyonlarının önünden geçtiğini anımsadım
Bir kez daha
Sanırım bu sondu
Kokularını çektim içime
Gözlerimi kapadıkça bulutlaşıyordu yüzü
Siyah bulutlar grileşiyordu sonra pembeleşiyorlardı

Kapısını çalacağım o insan
Kalp ağrısından öldü
Kırık kalbi son kez yanımda attı
Nice amerikan rüyalarımız vardı
Konuşacak yüzlerce basit şey

Dönüyorum geri
Kapıyı çekiyorum
Anahtarlarını içeride bırakıyorum
Prens
Artık seni yalnız bırakıyorum

Yanılıyor her şey
Geleceği siliyorum
Utanç verici değil mi?
Ölümünü izledim
Ve
Her şeyi olduğu gibi terkediyorum

Siyahlar grileşmekten vazgeçiyor
Düzülmüş bir üzücü hikayeye boğuyor başlangıçları

Saçın başın dağınık
Yatağında
Derin derin...

Son bir kez elimi tutmanı istemiştim oysaki prens
‘Masumiyeti kaldırmayan bir yüzün var’ dedin.
Siliyorum şimdilerde grileri
Derin çizgilerim daha çok belli oluyor

Yeni zorbalar geçer artık
Bizim öğrendiğimiz o
Zor dersi
Öğrenmek zorunda olan
Ölüm profesörleri
Görkemli
Ve
Sıcak dudaklarıyla öperek karşılar

Kolay olmayacak artık hiçbir şey
Hani ürküyordum ya cesaretinden bulvar prensi
Yavaş yavaş
Gerilediğini hissediyorum hayatımdan

Sabaha karşı beni
Kollarına çektiğini biliyorum
Ölüyorum...

Hiç yorum yok: