Baş rolleri belli olmayan birkaç insan topluluğu var şimdilerde karşımda.Büyük bir kitle...Oturduğu yerden doğurgan eleştirileriyle her gün çoğalıyorlar.
Sıradan göçebe konular açıyoruz.Benimle not alıyorlar,kaydediyoruz.Öyle pek sıradan bir iş değil koyuldukları şey karşımda.Konuya hemen girmek gerekirse pek bir naziğimdir normalde eleştirilere karşı değer veririm ama konuşulan mesele kaçamak yazılar diye nitelendirilmesinden hoşlanmadığım şiirlerim...Ama karşılarında oturup bana sordukları soruları pek bir can kulağıyla dinleyesim gelmedi ve tam olarak bir savunma hazırlamış değilim bu yeni yetme olmayan (köklü) çocuklar adına...
Neden şiir yazdığım hakkında bazı yorumlar var ve konuşmada soruların arkası kesilmedi...Ciddi bir konu tabi ki edebiyata girmek isteme ve adım atma meselesi ama sorular bayat ve sıradan olunca...
'neden şiire bir meyil var?'
'hikayelerin ucu ne oldu kaçtı mı tekrardan yakalayamamak kötü olsa gerek?'
'roman yazan adamdır demiyorum ama şiir ucuza kaçmak gibi;bir kaçamak gibi ya da bazen kısa kestirip atmak gibi.'
evet biraz sinir bozucu tekerleme tarzı yadırganması gereken sorular...
Hatta yazdırıp,giydirip,süsleyip sahibine teslim ediyor olmam bile enteresan gerçeği bunun adına bir şiir yollayabilirim lafın geldiği yöne paket servis :D
Yeni yeni kendimi bulduğum şu yolda -şiir yazası gelmek- bence pek bir olumlu gelişme.Bazı insanlara fikir akımlarının en sıcak dalgasını yarattığı hatta bazı insanlara göre ise halka açık plaj,mini etekli bay-bayanlar gibi sert tabirleri de var.Bende ki kavramı ise özgürlük,kıymetli ve dokundurucu hatta bazen 'düşünce fişekleme makinası'tabirini bile kullanıyorum.Eğer sevgili eleştirmenlerim için konuşmam gerekirse eskim ile yenim arasında köprüler bayağı bir kopuk...
Hikayelerin her ne kadar çarpık gerçekliği olsa bile sonu geliyor diye düşünüyorum ama şiirlerde bu durum pek aynı değil.Şu bazı insanların kaçamak tabirlerini içermiyor.Çünkü o kadar (içtenlikle söylüyorum) saf ve bir o kadar da kaba bir açıklıkları var onların ve normalde eleştiri yapanların yüzlerini bu şiirlerde gizledikleri büyük bir gerçek :) örtbas etmek gerekiyor bazen...
Şiirlerin bu dürüstlüğünü seviyorum;hayatın dobralığı onlar ve insanların kendi denizlerinde boğulmalarına izin veriyorlar.Pek fazla bir şiir geçmişim olduğu söylenemez ama bir kitap yapmaya bir tanesi bile yetebilir kimi zaman.Benim 18 kere göz kırpmışlığımı anlatıyor özetle bir kelimede...Tüyler ürpertici şimdi bile yazmak geliyor içimden ve ulaştırıyorum insanlığa bir faydam olacaksa bunu geliştirmeyi de düşünüyorum çünkü çoğu zaman hüzünlü perdelerimizi aralayamıyoruz.Çarpık gerçeklere asılı kalıyoruz ve okuyanların yazdıklarımda bunu bulmasını istemek isteyebileceğim güzel şeylerden biri...
Bir tünelde bir yüzük atılıyor
Bir yerlerde uzak olmayan
Rüzgarı değiyor fısıltıların
Saçlarımıza ağır ağır
Hatta bir kapı kapanıyor
Aynı anda yavaş yavaş bir erkeğin suratına
İstemeyerek bir 'of' çekiyor
Ayakları çıplak adam
Gözleri çölün karanlığı
Tırnakları yosun tutmuş
İçindeki saklı krallığa yolculuk yapıyor
Binbir çeşit insan
Aynı anda
Farklı gözlerle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder